Please ensure Javascript is enabled for purposes of website accessibility

İklim Direnci ve Dirençli Kentler

08.08.2022
İklim değişikliği ile ortaya çıkan hava olaylarını temsil eden; bir tarafı kuraklık bir tarafı ormanlık alanda çekilen bir ağacın fotoğrafıdır.

Bilim insanları, iklim değişikliği ile birlikte ortaya çıkan aşırı hava olayları konusunda her geçen gün yeni uyarılar yapıyor. Sıcak hava dalgaları, deniz seviyesinde yükselme, şiddetli fırtınalar, sel, kuraklık ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi tehlikeler, iklim değişikliğinin bazı sonuçları olarak öngörülüyor. Küresel iklimde oluşan değişiklikler sonucunda, yaşam alanları üzerinde oluşabilecek olumsuz etkiler; dirençli kentler oluşturularak çözülebilir. İklim direnci ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda, iklim değişikliğinin gelişmiş kentler üzerinde daha az etkileri olacağı öngörülüyor. 

İklim değişikliğinin, sosyo-ekonomik ve çevresel etkileri ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre farklılık gösterebilir. İklim değişikliğinin sonucu olarak kentlerin kırılganlık düzeylerinden söz edilebilir. Kentlerin, fiziksel, çevresel, sosyo-ekonomik ve morfolojik (yapı bilimsel) özelliklerinin önemi giderek artıyor. İklim değişikliğine karşı dirençli kentlerin oluşturulması ile insanların karşı karşıya kaldığı risklerin ve sera gazı salınımının azaltılması beklenebilir.

İklim değişikliğini yavaşlatma konusunda birçok umut veren girişim olsa da, yetersiz kalmaları ihtimaller arasında sayılıyor. Öngörülen etkilere uyum sağlamaya yönelik çalışmalar yapılması gerekebilir. İklim direnci ile öngörülen etkilere göre yatırımlar yapılmasıyla hayat standartları düzeltilebilir. Dirençli kentler ile küresel ısınma sonucunda oluşacak uyum sorunları giderilip güçlü ekonomik getiriler sağlanabilir. Ülkelerin iklim değişikliğine karşı alacakları benzer önlemler, iklim direnci konusunda uygulanabilecek en iyi seçenek olabilir.

İklim Dirençli Kent Nedir?

İklim dirençli kent, iklimsel, coğrafi ve sosyo-ekonomik özelliklere bağlı olarak yaşanabilecek risk ve tehditlere karşı önceden planlanmış yaşam merkezlerini tanımlar. Günümüzde kentlerin, taşıt odaklı yapısı sorunlara neden olmakta. İklim direnci sağlanması için yürüme ve bisikletin ulaşımda tercih edilmesi desteklenebilir. Sefer sayısı artırılmış toplu taşıma imkanları sağlanması; enerji tüketimi ve çevre kirliliğini azaltabilir. Bunun için kentsel kullanım alanlarının, çok fazla yaygınlaşmamış bir yapıda tasarlanması gereklidir.

 İklim değişikliği kaynaklı sorunlara karşı dirençli kentler inşa etmek; olumsuz etkilerle mücadele ve uyum açısından tercih edilebilir. İklim direnci sağlamak için kentler planlanırken, iklimsel, coğrafi ve sosyo-ekonomik kriterlerin göz önünde bulundurulması gerekir. Her kent için aynı planlama ve strateji geçerli olmayabilir. Özellikle hızla gelişen kentlerin, dirençli hale getirilmesi karmaşık bir planlama gerektirebilir. Dirençli kent planlaması yapılırken, toplumun her kesiminin eşit bir şekilde faydalanması ve farklılıkların olmaması önceliklerden biri olarak görülebilir. İklim dirençli bir kent için göz önünde bulunması gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz.

·Kentlerde, iklim direnci sağlamak için geliştirilecek yeni yollar aranması

·Toplumsal ve bireysel direncin ölçümü ve takibi yapılması.

·İklim direncinin, kentlerin ana ve kalkınma planlarına entegre edilmesi

·Dirençliliğin, özel sektör planlarında ve projelerinde uygulanabilir hale gelmesi için destek ve teşvikler sağlanması

Dirençli Kentler Oluşturmak için Neler Yapılabilir?

Kentlerde oluşan nüfus yoğunluğunun önüne geçmek için çok merkezli bir yapı tercih edilebilir. Konut, alışveriş, kültür, eğitim ve sağlık alanlarının bir arada planlanması, dirençli kentlerin kurulmasına yardımcı olabilir. İklim direnci göz önüne alınarak planlanan kentlerde, oturma ve çalışma dengesi sağlanarak; ulaşım alışkanlıkları değişmiş, daha yeşil ve sürdürülebilir yaşam alanları oluşturulabilir.

Kısa mesafelerin, yürüme ve bisiklet ile gidilmesi sağlanabilir. Yeni yollar, yaya ve bisikletlerin ön planda olduğu yavaş sokaklar ( slow streets) anlayışıyla planlanabilir. İngilizcede Green block tabiriyle tasvir edilen, yeşil alanlarla birleşmiş olan yaya ve bisiklet altyapısının sağlandığı tasarımlar, iklim direnci konusunda tercih edilebilir.

Küresel pandemi ile birlikte, son dönemde dünyada yaşanabilir mahalleler yaklaşımı ön plana çıktı. Yaşanabilir mahalleler, yaşam alanlarının nasıl tasarlanması ve gelişmesi konusunda yön gösterici olabilir. Az katlı binalardan oluşan, yerel işletmelerden tüketim yapılan mahalleler oluşturulabilir. Yeşille bütünleşmiş yaşam alanları, sürdürülebilir ve iklim değişikliğini yavaşlatan yapısı ile iklim direnci anlayışının en önemli prensiplerinden biridir. 

Konutlar ve diğer binaların tasarımı aşamasında, sürdürülebilir anlayış tercih edilmesi; iklim direnci konusunda yardımcı olabilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan altyapılar, dirençli kent tasarımlarının vazgeçilmez bir parçası haline gelebilir. Kentsel dönüşüm projeleri, coğrafi ve sosyo-ekonomik özellikler göz önünde bulundurulup, dirençlilik prensiplerine göre tekrar tasarlanabilir. 

 Son yıllarda uzaklaşılan mahalle yapısının tekrar sağlanması; iklim direnci oluşması için ülkemizde ilk adım olarak seçilebilir. Sürdürülebilirlik konusunun ciddi bir şekilde ele alınması ile dirençli kentlerde gıda, enerji, oturma ve çalışma gibi önemli sorunlar, yenilikçi ve iklim değişikliğine uyumlu bir şekilde çözülebilir. Yerel yönetimlerin oluşturacakları iklim eylem planı, dirençli kentlerin oluşturulmasında önemli bir rol oynayabilir. İklim eylem planında olması gerekenler şu şekilde sıralanabilir:

·Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliği konularında yapılacak destek ve teşviklerin artırılması

·Ulaşımda, yaya ve bisiklet kullanımına öncelik verilip; kentlerin araba odaklı yapısının değiştirilmesi

·Kentlerde bulunan yeşil alanlar ve orman arazilerin korunup artırılarak, nefes alacağımız yeni yeşil alanlarınoluşturulması

·Sürdürülebilir ve çevreci bir katı atık yönetimi sayesinde ortaya çıkan hava, su, toprak kirliliğinin engellenmesi


Sonuç Olarak

Karbonsuz bir enerji altyapısı, günümüzde henüz tam olarak sağlanamıyor olsa da mümkün olan en az seviyede karbon salınımı sağlayan sistemler seçilebilir. Enerji üretim altyapıları incelenerek, yenilenebilir enerji kaynağı ile üretim yapan şirketler tercih edilebilir. İklim direnci prensiplerine uygun oluşturulan yaşam alanlarının, insan hayat kalitesi üzerinde de olumlu etkileri olacağı söylenebilir. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak çevre ve hava kirliliği azaltılabilir. İklim direnci ön plana alınarak tasarlanan dirençli kentler, iklim değişikliğini yavaşlatabilir. İklim değişikliğine karşı mücadele etmekte, bireysel olarak yapılan katkılar, yönetim düzeyinde atılan adımlara yardımcı olacaktır. Bireylerin yaşam tarzlarındaki değişim ile birlikte, toplumsal bilinç artabilir. İklim değişikliği konusunda kentler sorunun bir parçası olduğu gibi; iklim direnci sağlanarak çözüme de katkı sağlayabilirler.